“Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp kâfirleri dost ve sırdaş edinmeyin. Yoksa böyle bir akılsızlıkta bulunup da aleyhinizde Allah’a apaçık bir delil vermek ve O’nun azabını üzerinize çekmek mi istiyorsunuz?” (Nisa, 144) ve benzeri âyetleri iyi anlamayı nasîp eyle hepimize.
Ehl-i sünnet âlimlerinin mutlakâ nasslardan süzüp çıkardıkları “Küfre rızâ küfürdür” ölçüsünü aklımızdan çıkartma.
Onlara “Rabbimiz! Biz yöneticilerimize ve büyüklerimize itâat etmiştik, fakat onlar bizi yoldan saptırdılar.”, “Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver, onları büyük bir lânete uğrat” derler. (Ahzâb, 67-68) âyetlerini iyice idrâk ettir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdu ki; "Ahir zamanda her gelen gün bir öncekinden daha çetin olacaktır".( Yönetimi eğer ehline vermezsen)
"Sizin dostunuz yalnız ve yalnız Allah'tır, O'nun Resulüdür ve namaz kılan, rüku etmiş haldeyken zekat veren müminlerdir." (Maide Suresi 55)
Allah Resulü (s.a.v); "Emanet zayi edildiği vakit Kıyameti bekleyin!" buyurdular?
'Emanet nasıl zayi edilir' diye soruldu.
Efendimiz; "İş, ehil olmayana tevdi edildi mi (verildi mi) Kıyamet'i bekleyin!" buyurdular." (Buhari, İlim 2, Rikâk 35.)
Sende seni yönecek kişide bu özelliği ara.
"Ümmetimi öldürecek kavgalardan, helak edecek düşmandan korkmuyorum. Fakat sapık devlet başkanlarının getirecekleri felaketlerden korkuyorum. Zira ona, itaat etmiş olsalar fitneye maruz kalırlar. Karşı gelirlerse onlar, ümmetimi katlederler." (Camiu's-Sağir C.1,hds:467
"Benden sonra öyle devlet adamları gelecek ki, dininizin ve sizin güzel gördüğünüz şeyleri çirkin, çirkin gördüğünüz şeyleri güzel
Bunları terk eden(desteğini çeken) selamete ermiş olur. Kim de bunlara (destek verirse, yanında olursa) karışırsa felakete sürüklenir." (Camiu's-Sağir C.1 hds:469)
"Ahir zamanda devlet başkanlarının yanlarında, devletin disiplin işlerini yürütmekle görevli öyle memurlar geleceklerdir ki, Allah'ın gazabı ile kalkar, yine gazabı ile yatarlar. Böyle kimselerle dost olmaktan kaçınınız." (Camiu's-Sağir C.1 hds:463)
"Benim ümmetimi zalimden korkar gördüğü zaman ona, "sen de zalimsin" demelisin. Onlar artık dirileri yanından ayrılmış, çöllerin ortasında kalmış manevi olan bir ölü gibidirler." (Camiu's-Sağir C.1hds:429)
(Ehil olmayan devlet adamlarını) "Onları inkâr edip, onlarla mücadele eden kurtulur. Onlardan uzaklaşan selâmet bulur veya selâmete yaklaşır. Dünyalıklarında onların arasına katılıp, onlarla düşüp kalkanlar da onlardandır." (Camiu's-Sağir C.1 hds:452).
Dört yıldızlı bir Osmanlı imaretinde bütün yemekler bedava!
‘Michelin Rehberi’ standartları Osmanlı döneminde hizmet veren imarethanelere uygulandığında ortaya nasıl bir manzara çıkar dersiniz? Örnekler üzerinden görelim.
Bugün yeme-içme sektörünün en iyilerinin belirlenmesinde kullanılan “Michelin Yıldızı”, 20. yüzyılda geliştirilen en iyi pazarlama stratejilerinden biridir. “Michelin Rehberi” Andre ve Edouard Michelin kardeşler tarafından kurulan Michelin Lastik firmasının çalışmaları neticesinde 1900’da ortaya çıkmış. Her şey firmanın lastik alan motor ve otomobil sahipleri için hazırladığı küçük bir rehberle başlamış. Rehberde haritalar, otomobil ve lastik tamircileri, yollar üzerinde yemek yenilebilecek restoranlar ve konaklama yerleri gösterilmiş.
1920’lerden sonra restoranlara dair yapılan yorumlar oldukça ilgi çeker ve 1926 yılından itibaren yeme-içme sektöründeki firmalar hizmet kalitelerine göre yıldızlanmaya başlanır. Bu alanda hizmet veren kurumlar iyiden en iyiye doğru 1, 2 ve 3 yıldız şeklinde sınıflanır. Bu gelişmelere paralel olarak “Michelin Rehberi” müstakil bir dergi olarak basılmaya ve parayla satılmaya başlanır. Bugün ise restoranlar “Michelin Yıldızı” alabilmek için birbiriyle yarışıyor.
Peki, “Michelin Yıldızı” restoranlar için ne manaya gelir?
Bir yıldız: Kategorisinde çok iyi yemekler sunan restoran.
İki yıldız: Yolunuzu biraz değiştirmeye değecek iyi yemekler sunan restoran.
Üç yılız: Özel bir yolcuk sebebi olabilecek kadar olağanüstü yemekler sunan restoran.
Amy Singer’ın ilginç çalışması
Yazının daha iyi anlaşılması için verdiğimiz bu bilgilerden sonra şöyle bir soruyla devam edelim: Aynı sistem Osmanlı döneminde hizmet veren imarethanelere uygulandığında ortaya nasıl bir manzara çıkar dersiniz?
Osmanlı dönemi vakıfları ve imarethaneleri üzerine yaptığı kıymetli çalışmalarla ülkemizde de yakından tanınan Amy Singer, “Osmanlı İmparatorluğu İmarethanelerinin Michelin Rehberi” başlığını taşıyan makalesinde 15 ve 17. yüzyılda kurulmuş imarethaneler için böyle bir uyarlama yapmış ve ortaya ilginç bilgiler çıkmış. Kitapyayınevi tarafından Türkçeye kazandırılan Haydi Sofraya: Mutfak Penceresinden Osmanlı Tarihi kitabında yer alan makale vakıf, imarethane gibi kurumların ortaya çıkmasını sağlayan zekât, hayır, yardım, sadaka gibi kavramların açıklamasını yaparak giriyor konuya. Başta padişahların, sadrazamların, devlet adamlarının ve hanım sultanların hayır ve hasenatına düşkünlüğü, kendi gelirlerini vakıflar aracılığıyla çeşitli kamu hizmetlerinin görüldüğü kurumlara aktarmaları her şeyden önce Kur’an’ın Müslümanları bu konuda teşvik etmesiyle ilgilidir. Bu vurguyu Hz. Peygamber’in (sas) konuyla ilgili hadisleri ve İslam büyüklerinin örnek uygulamaları güçlendirmiştir. Ve hayırda bir yarışan insanlara şahit olmuştur İslam tarihi.
Kimler faydalanırdı?
Amy Singer’a göre bir vakıf kurumu olan imarethanelerin kuruluşundaki öncelikli amaç fakir ve muhtaçların ihtiyaçlarını karşılamaksa da, zamanla bu fonksiyonu değişmiştir. Fakir ve muhtaç kimseler haricinde yolcular, devlet görevlileri, külliyedeki görevliler, müderrisler ve medrese talebeleri, hatta sefirler de imarethanelerin müdavimleri arasındaydı.
İmaretlerdeki yemek listeleri –ki vakfın gelir düzeyine göre belirlenirdi- standart olmakla birlikte banilerin görüş ve tercihlerine göre Cuma günlerinde, kandillerde ve bayramlarda çeşitli farklılıklar olabiliyordu. Ayrıca ağırlanan misafirlerin statüsüne göre bazı ayrıcalıklar da söz konusuydu. Bununla birlikte çoğunda sabah ve akşam olmak üzere günde 2 öğün yemek verilmekteydi. Amy Singer’ın farklı imarethaneler arasında yaptığı karşılaştırmalara göre bu farklılıklar doğrudan, banisinin ve dolayısıyla vakfın zenginliğiyle alakalıydı. Bu sebeple İstanbul ve eski başkentlerdeki imarethanelerin menülerinin daha zengin olduğunu görebiliyoruz söz konusu çalışmadan.
İsterseniz şimdi Amy Singer’in ‘Michelin Rehberi’ üzerinden değerlendirdiği imarethanelere birer örnek verelim ve biraz daha ayrıntıya inelim. Tabii yıldız sayılarına göre gidelim.
Cenin’deki Fatma Hatun İmareti; Michelin Künyesi
Bulunduğu yer |
Cenin, Nablus’un 26 km. kuzeydoğusunda |
Külliyede bulunanlar |
Tekiyye (yazar bunu tekke anlamında kullanmış) |
Fiyatlar |
Parasız |
Günlük öğün sayısı |
1 |
Öğün vakti |
Akşam |
İlave yemek |
- |
Bayram yemeği |
- |
Yemeğin verildiği yer |
Belirtilmemiş |
Yiyenler |
Görevliler ve misafirler |
Kaç kişilik |
100 kâse çorboa |
Kudüs’teki Haseki Sultan İmareti; Michelin Künyesi
Bulunduğu yer |
Kudüs, Harem-i Şerif’in batısı, Akâbetü’t-Tekiyye Sokağı’nda |
Külliyede bulunanlar |
Mescit, 55 oda, imaret, fırın, yemekhane, ambarlar, helalar, kervansaray, ahır |
Fiyatlar |
Parasız |
Günlük öğün sayısı |
2 |
Öğün vakti |
Sabah ve akşam (Ramazan’da sadece akşam) |
Günlük yemekler |
Akşam: Bulgur çorbası; sabah: pirinç çorbası; mevsimine göre yeşil kabak/balkabağı, yoğurt, koruk suyu, limon suyu, biber, ekmek. |
İlave yemek |
- |
Bayram yemeği |
Cuma: Zerde pilavı, dane (pirinç, koyun eti, sade yağ, nohut, soğan, tuz, biber) ekmek |
Yemeğin verildiği yer |
Yemekhane, dervişler tekkede yiyor |
Yiyenler |
Odalarda kalanlar, vekil, mütevelli, görevliler, dervişler, yoksullar ve muhtaçlar |
Kaç kişilik |
434 |
Şam’daki Süleymaniye İmareti; Michelin Künyesi
Bulunduğu yer |
Şam, el-Merce’de Barada nehri civarında, günümüzde Şam Üniversitesi yakınlarında |
Külliyede bulunanlar |
Mescit, 12 misafir odası, imaret, fırın, kiler odaları, iki büyük yemek odası (Mimar Sinan tarafından tasarlanmış |
Fiyatlar |
Parasız |
Günlük öğün sayısı |
2 |
Öğün vakti |
Sabah ve akşam |
Günlük yemekler |
Çorba ve ekmek |
İlave yemekler |
Misafirler için: Sabahları dane, ekşi salça; akşamları dane ve zerde; atlar için yem |
Bayram yemeği |
Cuma akşamları ve bayram günlerinde dane ve zerde veriliyor |
Yemeğin yenildiği yer |
Misafirler odalarında, muhtaç kimseler yemekhanede |
Kaç kişilik |
120 misafir ve 800 fukara (sabahları sadece fakirler gelebilir, akşamları herkese açık) |
İstanbul’daki Süleymaniye İmareti; Michelin Künyesi
Bulunduğu yer |
İstanbul, Eski Saray’ın arkası |
Külliyede bulunanlar |
Mescit, medreseler, mektep, türbeler, darüşşifa, tıbbiye, imaret, tabhane, hamam. |
Fiyatlar |
Parasız |
Günlük öğün sayısı |
2 |
Öğün vakti |
Sabah ve akşam |
Günlük yemekler |
Pirinç çorbası, bulgur çorbası (mevsimine göre et, ıspanak, yoğurt, korukı, kabak, havuç ve maydonoz) |
İlave yemekler |
Yeni gelen misafirler için: bal, dane, zerde, zırba, paça. Eşraf için: Reçel, kabak tatlısı, üzüm turşusu |
Bayram yemeği |
Cuma akşamları, Ramazan, bayramlar, Regaip ve Berat kandillerinde: Dane, zerde, zırba |
Yemeğin verildiği yer |
İmaretin yemekhanesi |
Yiyenler |
Çalışanlar, müderrisler, talebeler, fukara, eşraf, yetimler ve diğer muhtaç kimseler |
Munise Şimşek NOT : BU GÜNÜMÜZDE CAMİLERİN TUVALERİNDEN BİLE PARA ALINIYOR. PARAGÖZ ÜMMET. "YEMEKTEN İÇMEKTEN VAZ GEÇTİK"