CAFERİ SADIĞIN DOĞUM GÜNÜ ANISINA ONUN SOHBETLERİ
Canibim.Com

CAFERİ SADIĞIN DOĞUM GÜNÜ ANISINA ONUN SOHBETLERİ - Canibim.Com

İlim öğrenmek farzdır

Hz. Resulullah sallallahu aleyhi ve alih şöyle buyurmuşlardır: "İlim öğrenmek her müslümana farzdır. Bilin ki, Allah ilim taliplerini sever

 

Abdurrahman bin Zeyd babasından naklen dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam buyurdular: Hz. Resulullah sallallahu aleyhi ve alih şöyle buyurmuşlardır: "İlim öğrenmek her müslümana farzdır. Bilin ki, Allah ilim taliplerini sever."

İsa bin Abdullah el-Amri'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "İlim öğrenmek farzdır."

Yunus bin Abdurrahman ashabımızın bazısından rivayet eder ki: Ebu'l-Hasan (İmam Musa bin Cafer) aleyhisselam'a: "İnsanların, ihtiyaçları olan bir hususta soru sormamaları caiz midir?" diye sorulunca: "Hayır." cevabını verdiler.

Ebu İshak es-Sebii'den, o da kendisine anlatan birinden rivayet eder ki: Hz. Emirü'l-Müminin (İmam Ali bin Ebu Talib) aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını duydum:

"Ey insanlar, bilin ki; dinin kemali, ilim öğrenmek ve öğrendiğine amel etmektir. Bilin ki, ilim öğrenmek sizin için mal kazanmaktan daha elzemdir. Mal paylaştırılmış ve sizin için garantiye alınmıştır. Onu aranızda adil olan (Rabbiniz) paylaştırmış ve garanti etmiştir; eksiksiz olarak da size verecektir.

İlim ise ehlinin (âlimlerin) katında saklıdır. Onu ehlinden talep etmeniz de size emredilmiştir. Öyleyse onu talep edin."

Ashabımızdan biri olan Ebu Abdullah merfu olarak Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'dan naklen dedi ki: Hz. Resulullah sallallahu aleyhi ve alih şöyle buyurdular: "İlim öğrenmek farzdır."

Başka bir hadiste ise şöyle yer almıştır: "Hz. Ebu Abdullah (Cafer Sadık) aleyhisselam buyurdular ki: Hz. Resulullah sallallahu aleyhi ve alih şöyle buyurmuşlardır: "İlim öğrenmek her müslümana farzdır. Bilin ki, Allah ilim taliplerini sever."

Ali bin Hamza'dan, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını duydum: "Dinde bilgi edinin; çünkü sizden kim dinde bilgi edinmezse, bedevidir.

Allah kitabında buyurmuştur ki: "…Dinde bilgi edinsinler ve kavimlerini uyarsınlar; onlara döndüklerinde; umulur ki sakınırlar."

Mufazzal bin Ömer'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını duydum: "Dinde bilgi edinin, bedevi olmayınız. Çünkü kim Allah'ın dininde bilgi edinmezse Allah kıyamet günü ona bakmaz ve hiçbir amelini de arındırmaz."

Eban bin Tağlib'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Dinde bilgi edinmeleri uğruna ben, ashabımın kafasına kamçılarla vurulmasını bile isterdim."

Muhammed bin İsa kendisine rivayet eden birinden naklen dedi ki: Adamın biri Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'a sordu: "Sana feda olayım; bir kişi var, bu meseleyi (imamet mevzuunu) kavramıştır, ancak evine çekilmiş ve kardeşlerinden hiçbiriyle bir tanışıklığı olmamaktadır (buna ne dersiniz?).

İmam buyurdular ki: "Peki, bu durumda o nasıl dini hususunda bilgi edinebilecek?"

İbrahim bin Abdulhamid'den, dedi ki: Hz. Ebu'l-Hasan (Musa bin Cafer) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Resulullah sallallahu aleyhi ve alih (bir gün) mescide girdiğinde insanların bir adamın etrafında kümelendiklerini gördü.

"Nedir bu?" diye sorunca "Allâmedir." dediler. "Neyin allâmesidir?" buyurunca da, "Arap soylarını, Arap tarihinde yaşanan olayları, cahiliyet dönemini ve Arap şiirlerini en iyi bilen kimsedir." dediler.

Bunun üzerine Hz. "Resulullah sallallahu aleyhi ve alih şöyle buyurdular: "Bu bir ilimdir ki, ne bilmeyenine bir zarar getirir ne de bilenine bir fayda sağlar."

Ardından da şöyle eklediler: "Asıl ilim üç kısımdır: Muhkem bir ayet, düzenleyen bir farz, yaşanan bir sünnet; gerisi ise fazlalıktır."

 

İmam Cafer: 'Alimler, peygamberlerin varisleridir'

Âlimler, peygamberlerin varisleridir. Çünkü peygamberler miras olarak dirhem ve dinar bırakmamışlardır, aksine sözlerinden bir kısım sözleri miras bırakmışlardır. Kim ondan bir şey almışsa, büyük bir pay almış demektir...

 

Ebu'l-Bahteri'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular:

"Âlimler, peygamberlerin varisleridir. Çünkü peygamberler miras olarak dirhem ve dinar bırakmamışlardır, aksine sözlerinden bir kısım sözleri miras bırakmışlardır. Kim ondan bir şey almışsa, büyük bir pay almış demektir. O halde şu ilminize bakın, onu kimden alıyorsunuz? Çünkü her halefin döneminde biz Ehlibeyt'ten, ondan (dinden) aşırıların tahriflerini, batıl ehlinin uyduruklarını ve cahillerin yorumlarını ayıklayan adil kimseler bulunmaktadır."

Osman bin Hammad'dan, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Allah bir kuluna hayır dilerse, onu din konusunda bilgili kılar."

Rebi bin Abdullah bir adamdan naklen dedi ki: Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Kemalin tamamı, bütünü, dinde bilgili olmak, felaket karşısında sabretmek ve yaşantıda ölçülü olmaktır."

İsmail bin Cabir'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Âlimler güvenirler, takvalılar kaleler, vasiler ise liderlerdirler."

Başka bir hadiste ise şöyle yer almıştır: "Âlimler kandiller, takvalılar kaleler, vasiler ise liderlerdirler."

Beşirü'd-Dihan'dan, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular:

"Ey Beşir, ashabımızdan dinde bilgili olmayan kimselerde bir hayır yoktur. Çünkü ashabımızdan biri kendi ilmiyle yetinecek durumda olmayınca onlara (Ehlibeyt karşıtlarına) muhtaç olur. Onlara muhtaç olunca da onlar onu, kendisi farkına varmadan kendi sapıklık kapılarından içeri sokarlar."

es-Sekuni Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'dan o da babalarından naklen buyurdular ki:

"Resulullah sallallahu aleyhi ve alih şöyle buyurmuşlardır: "Şu iki kişi, itaat edilen âlim ve duyduğunu kavrayıp anlayan dinleyici, hariç (başkalarının) hayatında bir hayır yoktur."

Ebu Hamza'dan, dedi ki: Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam şöyle buyurdular: "İlminden yararlanılan bir âlim, yetmiş bin âbidden daha üstündür."

Muaviyet bin Ammar'dan, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'a: "Sizin sözlerinizi rivayet eden bir adam, onları insanlar arasında yayarak onların ve sizin şialarınızın kalplerinde pekiştirir; sizin şianızdan olup abid olan başka bir kişinin ise böyle rivayetleri olmaz; bunların hangisi daha üstündür?" dedim.

Buyurdular ki: "Bizim hadislerimizi naklederek, bununla şialarımızın kalplerini pekiştiren kimse, bin abidden daha üstündür."

Ebu İshak es-Sebbii'den, o da kendisine anlatan güvenilir birinden naklen dedi ki: Hz. Emirü'l-Müminin (İmam Ali bin Ebu Talib) aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını duydum:

"Resulullah sallallahu aleyhi ve alih'den sonra insanlar üç kitleye dönüştüler.

Allah'tan hidayet üzere olan, bilgisiyle Allah'ın başkasının ilminden müstağni kıldığı âlime dönüştü.

İlmi olmadığı halde ilim iddiasında bulunan, katındakini beğenen, dünyanın aldattığı, kendisi de başkalarını aldatan bir cahile dönüştü.

Allah'dan hidayet ve kurtuluş yolunda olan, âlimden ilim öğrenen öğrenciye dönüştü.

Sonra yalan iddiada bulunan helak oldu, iftira eden ise hüsrana uğradı."

Ebu Hatice Salim bin Mukrim'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "İnsanlar üç gruptur: Âlim, öğrenci ve sel suları üzerinde biriken çör çöp."

Ebu Hamza Sümali'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam bana şöyle buyurdular: "Ya âlim ol ya da öğrenci yahut da ilim ehlini sev. Sakın dördüncü olma, aksi takdirde onların düşmanlığı yüzünden helak olursun."

 

Alimin abide olan üstünlüğü...

Kim, ilim öğrenilen bir yola giderse Allah, onu cennete giden bir yola götürür. İlim öğrenen için melekler hoşnutluktan kanatlarını yayarlar; denizdeki balıklara kadar, gökte ve yerde olan her canlı ilim öğrencisi için mağfiret diler

 

Cemil'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını duydum: "İnsanlar üç grubu oluşturmaktadır. Bilgini, öğrenciyi ve çerçöpü; bizler âlimleriz, şialarımız öğrencilerdir, geri kalanları ise çer çöptür."

el-Keddah Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'dan naklen demiştir ki: "Resulullah sallallahu aleyhi ve alih şöyle buyurmuşlardır:

"Kim, ilim öğrenilen bir yola giderse Allah, onu cennete giden bir yola götürür. İlim öğrenen için melekler hoşnutluktan kanatlarını yayarlar; denizdeki balıklara kadar, gökte ve yerde olan her canlı ilim öğrencisi için mağfiret diler.

Âlimin abide olan üstünlüğü, ayın on dördüncü gecede diğer yıldızlara olan üstünlüğüne benzer. Âlimler peygamberlerin varisleridirler; peygamberler dirhem ve dinar değil, ilim miras bırakmışlardır; kim ondan bir pay alırsa, gerçekten büyük bir pay elde etmiş olur."

Muhammed bin Müslim'den, dedi ki: Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Sizden ilim öğreten için, ilim öğrenen kadar mükâfat olmasının yanı-sıra, ona üstünlüğü de vardır. Öyleyse ilim taşıyıcılarından ilim öğrenin ve âlimlerin size öğrettiği gibi, onu kardeşlerinize de öğretin."

Ebu Besir'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını duydum: "Bir hayrı öğreten kimse, ona amel edenin ecri kadar ecir alır."

Dedim ki: "Eğer o da başkasına öğretirse, bu onun için de geçerli olur mu?"

Buyurdular ki: "Eğer insanların tamamına öğretse dahi onun için de geçerlidir." Dedim ki: "Ölmüş olsa da mı?" Buyurdular ki: "Ölmüş olsa da."

Ebu Ubeydi'l-Hazza (Ziyad bin İsa)'dan, dedi ki: Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Kim bir hidayet kapısını öğretirse, onun için, ona amel edenlerin ecri kadar ecir vardır; onların ecrinden de bir şey eksilmez. Kim de bir sapıklık kapısını öğretirse, onun için ona amel edenlerin vebalı kadar vebal vardır; onların vebalından da bir şey eksilmez."

Ebu Hamza Sümali'den, dedi ki: Hz. Ali bin Hüseyin aleyhisselam şöyle buyurdular: "Eğer insanlar ilim öğrenmede ne olduğunu bilselerdi, kan akıtma ve azgın girdaplara dalma pahasına onu öğrenirlerdi. Allah Tebareke ve Teala Danyal'a şöyle vahyetti: "En nefret ettiğim kulum, ilim ehlinin hakkını hafifseyen, onlara uymayı terk eden cahil kimsedir. En sevdiğim kulum ise, büyük mükâfatı isteyen, âlimlere sarılan, ağırbaşlılara uyan, hikmet ehlinden söz dinleyen takvalı kimsedir."

Hafs bin Kıyas'dan, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam bana şöyle buyurdular: "Kim ilim öğrenir, mucibince amel eder ve Allah için öğretirse, göklerin melekûtunda büyük diye çağrılır ve denilir ki; o Allah için öğrendi, Allah için amel etti ve Allah için öğretti."

Muaviyet bin Vehep'ten, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını duydum: "İlim öğrenin, ilimle birlikte yumuşak huyluluk ve ağır başlılıkla da süsleniniz. İlim öğrettiklerinize karşı mütevazı olun; ilim öğrendiklerinize karşı da mütevazı olun. Sakın zorba âlimlerden olmayın ki, batılınız hakkınızı da yok edip giderir."

Haris bin Muğire'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam "…Allah'tan ancak âlim kulları korkar…" ayetiyle ilgili olarak şöyle buyurdular: "Âlimlerden, eylemleri sözlerini doğrulayan kimseler kastedilmektedir; eylemleri sözlerini doğrulamayan kimse ise âlim sayılmaz."

Halebi'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular:

"Emirü'l-Müminin (İmam Ali bin Ebu Talib aleyhisselam) şöyle buyurmuşlardır: "Size gerçek fakihin kim olduğunu haber vereyim mi? (Gerçek fakih), insanların ümidini Allah'ın rahmetinden kesmeyen, azabından ise güvende kılmayan, insanlara Allah'ın masiyetlerini işlemeleri konusunda ruhsat vermeyen, Kur'an'ı başka kaynaklara özenerek terk etmeyen kimsedir.

Bilesiniz! İçinde kavrayış olmayan bir ilimde hayır yoktur. Bilesiniz! İçinde düşünme olmayan bir okumada hayır yoktur. Bilesiniz! İçinde tefekkür olmayan bir ibadette hayır yoktur."

Diğer bir rivayette ise şöyle yer almıştır: "Bilesiniz! İçinde kavrayış olmayan bir ilimde hayır yoktur. Bilesiniz! İçinde düşünme olmayan bir okumada hayır yoktur. Bilesiniz! İçinde fıkıh (derin bilgi) olmayan bir ibadette hayır yoktur. Bilesiniz! İçinde sakınma bulunmayan bir kullukta hayır yoktur."

 

Alimin kalbinde hafiflik ve gaflet bulunmaz

Sefvan bin Yahya'dan, dedi ki: Hz. Ebu'l-Hasan Rıza aleyhisselam şöyle buyurdular: "Fıkhın (dinde derin bilginin) belirtilerinden, yumuşak huyluluk ve suskunluktur

 

Sefvan bin Yahya'dan, dedi ki: Hz. Ebu'l-Hasan Rıza aleyhisselam şöyle buyurdular: "Fıkhın (dinde derin bilginin) belirtilerinden, yumuşak huyluluk ve suskunluktur."

Ahmed bin Muhammed el-Berki arkadaşlarından bazısı aracılığıyla merfu olarak Hz. (İmam) Ali aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını rivayet etmiştir: "Âlimin kalbinde hafiflik ve gaflet bulunmaz."

Muhammed bin Sinan merfu olarak İmam'ın (İmam Cafer Sadık aleyhisselam) şöyle buyurduklarını rivayet etmiştir: "Meryem oğlu İsa aleyhisselam şöyle buyurdular: "Ey Havariler topluluğu, benim sizden bir isteğim var, onu kabul edin."

Dediler ki: "İsteğin kabul edilmiştir ey Ruhullah!"

Bunun üzerine İsa yerinden kalktı ve onların ayaklarını yıkadı.

Dediler ki: "Bu işi yapmaya biz daha layıktık ey Ruhullah!"

İsa aleyhisselam buyurdular: "İnsanlar içinden hizmet etmeğe âlimler daha layıktır. Ben böylece size karşı tevazu ettim ki, siz de benden sonra insanlar arasında benim size karşı olan tevazuum gibi tevazu gösteresiniz.

Sonra da İsa aleyhisselam şöyle buyurdular: "Hikmet tevazu ile mamur olur, kibirle değil; nitekim ekin de düz arazilerde yeşerir, sarp dağlarda değil."

Muaviyet bin Vehep'ten, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Emirü'l-Müminin (İmam Ali bin Ebu Talib aleyhisselam) şöyle buyuruyorlardı:

"Ey ilim öğrenen kimse, âlimin üç belirtisi vardır; bilgi, yumuşak huyluluk ve suskunluk. Âlimlik taslayan kimsenin de üç belirtisi vardır; isyanla kendinden yukarıdakiyle tartışır, galip gelmek uğruna kendinden aşağıdakine zulmeder ve zalimlere destek olur."

Süleyman bin Cafer el-Caferi'den, o da kendine anlatan birinden naklen dedi ki:

Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Emirü'l-Müminin (İmam Ali bin Ebu Talib aleyhisselam) şöyle buyuruyorlardı: "Âlimin haklarından, ona çok soru sormaman, elbisesinden tutup çekmemendir. Huzuruna vardığında yanında başkaları da varsa hepsine selam ver, ama ötekilerini değil, onu selama özgü kıl. Karşısında otur, arkasında oturma. Karşısında göz ve el işareti yapma.

Görüşünün aksine olan falanı şöyle demiştir, falanca da şunu demiştir, şeklinde konuşarak sözü uzatma, yanında uzun süre oturarak canını sıkma.

Çünkü âlim, bir hurma ağacına benzer ki, ondan bir şey üzerine düşünceye kadar beklersin. Âlimin ecri, gündüzleri oruç tutup geceleri ibadetle geçiren Allah yolunda savaşan gazinin ecrinden daha büyüktür."

Süleyman bin Halid'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Müminlerden hiçbirinin ölümü, bir fakihin ölümü kadar İblis'i sevindirmez."

İbn-i Ebi Umeyr arkadaşlarının bazısından naklen dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Fakih bir mümin öldüğünde, İslam'da hiçbir şeyin kapatamayacağı bir gedik açılır."

Ali bin Ebu Hamza'dan, dedi ki: Hz. Ebu'l-Hasan Musa bin Cafer aleyhisselam'ın şöyle buyurduğunu duydum: "Mümin öldüğünde melekler, üzerinde Allah'a ibadet ettiği yer parçası ve amellerinin çıkarıldığı göğün kapıları onun için ağlarlar ve İslam'da hiçbir şeyin kapatamayacağı bir gedik açılır. Çünkü fakih müminler, şehri koruyan kale surları gibi, İslam'ın kaleleridirler.

Süleyman bin Halid'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Müminlerden hiçbirinin ölümü, bir fakihin ölümü kadar İblis'i sevindirmez."

Davud bin Farkad'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular:

"Babam derdi ki: Allah Azze ve Celle ilmi indirdikten sonra onu tekrar geri almaz, ancak âlim ölünce ilmiyle birlikte gider; yerlerini ise kaba saba kimseler alır da, hem saparlar hem de saptırırlar. Aslında kökü olmayan bir şeyde hayır yoktur."

Cabir'den, dedi ki: Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam şöyle buyurdular:

"Ali bin Hüseyin aleyhisselam derdi ki: "Allah'ın; "Bizim yeryüzüne gelip onu uçlarından eksilttiğimizi görmezler mi?" sözü, bana bizdeki çabuk ölümü ve öldürülmeyi tartışmasız kabullendirmiştir ki, bundan (maksat) âlimlerin göçüp gitmesidir."

 

Alimlerle oturup, kalkma ve soru sorma adabı

Ey oğulcuğum, basiretinle meclisleri seç. Eğer bir topluluğun Allah Azze ve Celle'yi andıklarını görürsen, onlarla otur. Çünkü eğer âlim isen ilmin sana yarar sağlar ve şayet cahil isen de onlar sana ilim öğretirler

 

Yunus Merfu olarak (İmam'ın) şöyle buyurduklarını rivayet etmiştir: "Lokman aleyhisselam oğluna şöyle dedi:

"Ey oğulcuğum, basiretinle meclisleri seç. Eğer bir topluluğun Allah Azze ve Celle'yi andıklarını görürsen, onlarla otur. Çünkü eğer âlim isen ilmin sana yarar sağlar ve şayet cahil isen de onlar sana ilim öğretirler. Belki de Allah onları rahmetiyle gölgeler de seni de onlarla birlikte kapsamına alır.

Ama eğer Allah'ı anmayan bir topluluğu görürsen, sakın onlarla oturma. Çünkü eğer âlim isen ilminin sana bir faydası olmaz ve şayet cahilsen de onlar cehaletini daha da artırırlar. Belki de Allah onları azabıyla gölgeler de seni de onlarla birlikte kapsamına alır."

İbrahim bin Abdülhamit'ten, dedi ki: Hz. Ebu'l-Hasan Musa bin Cafer aleyhisselam şöyle buyurdular: "Âlimle çöplükte konuşmak, cahille minderler üzerinde konuşmaktan daha iyidir."

Fazıl bin Ebu Kurre'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Resulullah sallallahu aleyhi ve alih şöyle buyurmuşlardır: "Havariler İsa aleyhisselam'a: "Ey Ruhullah, kiminle oturup kalkalım?" diye sordular.

İsa: "Görülmesi size Allah'ı hatırlatan, konuşması ilminizi çoğaltan, ameli sizi ahirete teşvik eden kimseyle (oturup kalkın) dedi."

Mensur bin Hazim'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Resulullah sallallahu aleyhi ve alih şöyle buyurmuşlardır: "Din Ehliyle oturup kalkmak dünya ve ahiret şerefidir."

Mis'ar bin Kidam'dan, dedi ki: Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını duydum: "Güvendiğim bir kimseyle oturmam, katımda bir senelik amelden daha güvenilirdir."

İbn-i Ebi Umeyr ashabımızın bazısından naklen dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'a: "Çiçek hastalığına yakalanan bir adama, cenabet olunca tutup gusül vermişler adam da ölmüş, buna ne dersiniz?" dedim.

Buyurdular ki: "Adamı öldürmüşler! Neden sormamışlar ki? Bilmemenin ilacı sormaktır."

Zürare, Muhammed bin Müslim ve Bureyd'il-İcli'den, dediler ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam kendisine bir konu hakkında soru soran Humran Bin A'yun'a şöyle buyurdular:

"İnsanlar bilmediklerini sormadıklarından dolayı helak oluyorlar."

Abdullah bin Meymun el-Kaddah'dan, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Şu ilmin üzerinde bir kilit vardır, anahtarı ise sormaktır."

Ebu Caferü'l-Ahvel'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "İnsanların soruşmamaları, dinde derin bilgi edinmemeleri ve imamlarını tanımamaları caiz değildir; ama (imamlarının) söylediklerini tutmaları, takiyyeden söylenmiş olsa bile, caizdir."

Yunus kendine anlatan birinden naklen dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Resulullah sallallahu aleyhi ve alih şöyle buyurmuşlardır: Her Cuma, kendini sırf dinine adamayan, onunla ilgilenip dini hakkında soru sormayan adama yazıklar olsun!

Abdullah bin Sinan'dan, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Resulullah sallallahu aleyhi ve alih şöyle buyurmuşlardır: "Allah Azze ve Celle buyuruyor ki: "Kullarım arasındaki ilmi müzakere, benim emrime ulaştıklarında, ölü kalplerin dirilmesini sağlayan vesilelerdendir."

Ebu'l-Carud'dan, dedi ki: Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını duydum: "Allah ilmi dirilten kula rahmet eylesin."

Dedim ki: "İlmin diriltilmesi nedir?" Buyurdular ki: "Din ve takva ehliyle ilmi müzakereler yapmaktır."

Muhammedü'l-Haccal arkadaşlarının bazısından o da merfu olarak İmam'dan naklen dedi ki:

"Resulullah sallallahu aleyhi ve alih şöyle buyurmuşlardır: "Müzakere edin, birbirinizle görüşün ve konuşun. Çünkü konuşmak kalplerin cilasıdır. Kalpler de tıpkı kılıç gibi pas tutarlar, cilası ise konuşmaktır."

Mansurü's-Seykal'den, dedi ki: Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam'ın şöyle buyurduklarını duydum: "İlmi müzakere derstir, ders ise güzel bir namazdır."

 

NOT : YUKARIDA BAHSEDİLEN ALİM "NEFSİ MUTMAİNNE'Yİ GEÇMİŞ EVLİYA ULLAH,ALLAH DOSLARIDIR. ŞİMDİKİ ÜNİVERSİTE HOCASI V.S. DEĞİL "

Tüm GÜNCEL MESELELER